19 Ekim 2014 Pazar

16 Ekim 2014 Ekonomik Program


 
 
Global Görünüm

* Geçtiğimiz hafta IMF’ in 2014 küresel büyüme tahminini yıl içinde üçüncü kez aşağı yönlü revize etmesinin ardından küresel
ekonominin durgunluğa gireceğine yönelik endişeler arttı (1). Dün A.B.D.’ den gelen ÜFE verisi bu endişenin güçlenmesine neden oldu. İşsizlik oranı 2009 global ekonomik krizi sonrası ilk defa 7 %’ nin altına inen, özellikle bu yıl içinde beklentilerin üzerinde gelen tarım dışı istihdam ve büyüme oranlarıyla güçlü bir görünüm çizen ABD ekonomisinde işlerin aslında göründüğü gibi olmadığına yönelik endişelerin artmasına neden oldu. 26.07.2013 tarihinden itibaren A.B.D.’ nin GSYH (büyüme) hesaplamasında değişikliğe gitmesi (araştırma- geliştirme harcamaları ve film, sanat eserleri gibi her türlü fikri mülkiyet içeren belli bir değeri olan soyut varlıkları büyüme hesabının içine katması)  verilerin doğruluğu konusundaki şüpheleri arttırmıştı.(2)

*A.B.D. başta olmak üzere global ekonomideki bu olumsuz tabloya ebola virüsünün yayılması, Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilim ve  petrol fiyatlarındaki dramatik düşüşün A.B.D. enflasyon görünümü üzerinde aşağı yönlü riskleri arttırmasının da eklenmesiyle gelişmiş ve gelişmekte olan ülke tahvil-bonalarına olan talep arttı. Uzun bir aradan sonra A.B.D. 10 yıllık tahvil faizlerinde 2,2 %’ nin altı görüldü.    

* Euro Bölgesi tarafında ekonomik durgunluk korkusu devam ediyor. Almanya dışındaki Avrupa Birliği ülkelerinden gelen kötü makroekonomik verilere Almanya’ da eklendi. Alman yatırımcıların Avrupa'nın en büyük ekonomisinin görünümüne ilişkin duydukları güven ve beklentiyi gösteren ZEW endeksi Ekim ayında 3,6 % gerileyerek Kasım 2012’ den beri ilk defa negatif değer aldı. Almanya’ nın üretimi Ağustos ayında son 5 yılın en düşük değerine gerilerken, ihracat da 5,5 yılın en düşük düzeyinde kaldı. Avrupa Birliği Merkez Bankası’ nın bu ay başladığı tahvil alım programının EUR’ yu diğer para birimleri karşısında aşağı yönlü baskılayarak ihracatı ve tüketimi teşvik etmede başırılı olup olmayacağını önümüzdeki aylarda görüyor olacağız. Henüz bir yorumda bulunmak için çok erken ama tahvil alım programıyla 2013 bilanço büyüklüğüne tekrar ulaşılacağını açıklayan Mario Draghi’ nin bu hedefe ulaşması için bir yıllık süreçte en az 500 milyar EUR’ luk tahvil alım yapması gerekiyor. Bu da aylık yaklaşık 42 Milyar EUR’ ya denk geliyor ki ekonominin aktivitenin artması için oldukça teşvik edici bir tutar(3).

* Çin tarafında Eylül ayı enflasyon verisi son 4 yılın en düşük düzeyinde gelmesi Asya tarafında da işlerin yolunda olmadığını gösterdi. Siyasi kanatta Çin Komünist partinin 20-23 Ekimden itibaren yasal reformlar yapacığını açıklamasının ardından Çin’ in modern ekonomiye uygun adımlar atacağına yönelik beklentiler arttı. Bu beklenti sonra Sanghay bileşik endeksinde önemli yükselişler görüyoruz. 

* Ukrayna - Rusya geriliminde Avrupa ve ABD’ nin Rusya’ ya karşı uyguladığı ekonomik yaptırımlar devam ediyor. Rusya’ nın hali hazırda Avrupa’ dan gıda ithalatına getirdiği ambargoya ek olarak, doğalgaz ihracatına kısıtlama getirerbileceği endişeleri artıyor. Özellikle İskandinav ülke tarımını olumsuz etkileyen (tahmini 5 milyar Euro ihracat ve ürün fire maliyeti ) bu ambargo sonrası olası doğalgaz kesinti silahının çekilmesi ihtimaline karşı Avrupa ülkeleri doğalgaz depolama kapasitelerini full limitte tutmaya başladı.

Yerel Görünüm

* Merkez Bankası Eylül ayı para politikası toplantısında faiz oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmezken, gıda fiyatlarındaki yükselişin enflasyona yukarı yönlü baskıladığını, emtia fiyatlarındaki düşüsün sürmesi durumunda enflasyon görünümündeki yatay seyrin dengeleneceğini belirtti. Bunun yanında yavaşlayan küresel talebe rağmen Altın hariç ihracat ve ithalat tutarlarının büyümeye devam ettiğini vurguladı (4).         

*Türkiye’ nin en büyük ticari ortalığı konumuındaki Avrupa’ da (ihracatımızın yaklaşık 48 %’ ini Avrupa Birliği ülkelerine yapıyoruz.), Alman ekonomisinden de kötü sinyallerin geliyor olması önümüzdeki dönem dış ticaretimiz açısında önemli bir risk olarak karşımıza çıkıyor.

* Orta vadeli plan kapsamında 2015 yılı büyüme hedefi olan 4,0 %’ in yakalanması için Para politikası tarafında hareket marjı kalmayan Ekonomi Yönetiminin, önümüzdeki dönemde mali politika kapsamında yapacağı vergi indirimleriyle büyümeyi teşvik etmesi gerekecek gibi gözüküyor. Nitekim  21 Eylül ‘ de Maliye Bakanı Sn. Şimşek katıldığı bir programda yaptığı açıklamada  “Enerji verimliliği yüksek olan eşyalara ÖTV avantajı sağlanacağını belirtirken, çevre kirliliğini önlemek amacıyla trafiğe yeni çıkacak araçlardan karbondioksit salınımı düşük olanları vergisel açıdan teşvik edici bir model planladıklarını ekledi.”   Bununla birlikte lüks tüketim kapsamındaki ürünlerin (yüksek motor hacimli araçlar) ÖTV oranlarındaki artış da bütçe açığını kapatmada alınabilecek makroihtiyadi tedbirler kapsamında dillendirilmektedir.

Önümüzdeki Dönem Beklentileri

* A.B.D. kanadında ekonomi tamamen toparlandı derken  kötü gelen makroekonomik veriler sonrası, son 2 gündür Dolar neredeyse bütün gelişmiş ve gelişmekte olan ülke para birimleri karşısında değer kaybediyor. Tahvil faizlerinde yaşanan düşüşün uzun vadeli olması durumunda finansal piyasalarda likidite sıkıntısı iyiden iyiye kendini hissettireceğe benziyor. Öyle ki Avrupa Merkez Bankası bu ay başında tahvil alım programına başlayarak piyasalara EUR enjekte etmesine karşın EUR’ nun yukarı yönde baskılandığını görüyoruz. Bunun nedeni, artan küresel durgunluk endişeleriyle  likiditenin Almanya ve İngiltere başta olmak üzere EUR bölgesi ülke tahvillerine yönlenmesinden kaynaklanıyor. Tahvil faizlerinin düşmesi şeklinde kendini gösteren ve EUR’ nun değerlenmesine neden olan bu yönelimin uzun soluklu olup/olmayacağını önümüzdeki dönemde takip ediyor olacağız.
 
 

 


Referanslar


2. http://addressofinvest.blogspot.com.tr/    “A.B.D. Büyüme Verisi-Buz Dağının Görünmeyen Yüzü”
3. https://www.ecb.europa.eu/press/pr/date/2014/html/pr140904.en.html