Global Görünüm
* Geçtiğimiz hafta IMF’ in 2014
küresel büyüme tahminini yıl içinde üçüncü kez aşağı yönlü revize etmesinin
ardından küresel
ekonominin durgunluğa gireceğine yönelik endişeler arttı (1). Dün A.B.D.’ den gelen ÜFE verisi bu endişenin güçlenmesine neden oldu. İşsizlik oranı 2009 global ekonomik krizi sonrası ilk defa 7 %’ nin altına inen, özellikle bu yıl içinde beklentilerin üzerinde gelen tarım dışı istihdam ve büyüme oranlarıyla güçlü bir görünüm çizen ABD ekonomisinde işlerin aslında göründüğü gibi olmadığına yönelik endişelerin artmasına neden oldu. 26.07.2013 tarihinden itibaren A.B.D.’ nin GSYH (büyüme) hesaplamasında değişikliğe gitmesi (araştırma- geliştirme harcamaları ve film, sanat eserleri gibi her türlü fikri mülkiyet içeren belli bir değeri olan soyut varlıkları büyüme hesabının içine katması) verilerin doğruluğu konusundaki şüpheleri arttırmıştı.(2)
ekonominin durgunluğa gireceğine yönelik endişeler arttı (1). Dün A.B.D.’ den gelen ÜFE verisi bu endişenin güçlenmesine neden oldu. İşsizlik oranı 2009 global ekonomik krizi sonrası ilk defa 7 %’ nin altına inen, özellikle bu yıl içinde beklentilerin üzerinde gelen tarım dışı istihdam ve büyüme oranlarıyla güçlü bir görünüm çizen ABD ekonomisinde işlerin aslında göründüğü gibi olmadığına yönelik endişelerin artmasına neden oldu. 26.07.2013 tarihinden itibaren A.B.D.’ nin GSYH (büyüme) hesaplamasında değişikliğe gitmesi (araştırma- geliştirme harcamaları ve film, sanat eserleri gibi her türlü fikri mülkiyet içeren belli bir değeri olan soyut varlıkları büyüme hesabının içine katması) verilerin doğruluğu konusundaki şüpheleri arttırmıştı.(2)
*A.B.D. başta olmak üzere global ekonomideki bu olumsuz
tabloya ebola virüsünün yayılması, Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilim ve petrol fiyatlarındaki dramatik düşüşün A.B.D.
enflasyon görünümü üzerinde aşağı yönlü riskleri arttırmasının da eklenmesiyle
gelişmiş ve gelişmekte olan ülke tahvil-bonalarına olan talep arttı. Uzun bir
aradan sonra A.B.D. 10 yıllık tahvil faizlerinde 2,2 %’ nin altı görüldü.
* Euro Bölgesi tarafında ekonomik durgunluk korkusu devam
ediyor. Almanya dışındaki Avrupa Birliği ülkelerinden gelen kötü makroekonomik
verilere Almanya’ da eklendi. Alman yatırımcıların Avrupa'nın en büyük ekonomisinin
görünümüne ilişkin duydukları güven ve beklentiyi gösteren ZEW endeksi Ekim
ayında 3,6 % gerileyerek Kasım 2012’ den beri ilk defa negatif değer aldı.
Almanya’ nın üretimi Ağustos ayında son 5 yılın en düşük değerine gerilerken,
ihracat da 5,5 yılın en düşük düzeyinde kaldı. Avrupa Birliği Merkez Bankası’
nın bu ay başladığı tahvil alım programının EUR’ yu diğer para birimleri
karşısında aşağı yönlü baskılayarak ihracatı ve tüketimi teşvik etmede başırılı
olup olmayacağını önümüzdeki aylarda görüyor olacağız. Henüz bir yorumda
bulunmak için çok erken ama tahvil alım programıyla 2013 bilanço büyüklüğüne
tekrar ulaşılacağını açıklayan Mario Draghi’ nin bu hedefe ulaşması için bir
yıllık süreçte en az 500 milyar EUR’ luk tahvil alım yapması gerekiyor. Bu da
aylık yaklaşık 42 Milyar EUR’ ya denk geliyor ki ekonominin aktivitenin artması
için oldukça teşvik edici bir tutar(3).
* Çin tarafında Eylül ayı enflasyon verisi son 4 yılın en
düşük düzeyinde gelmesi Asya tarafında da işlerin yolunda olmadığını gösterdi.
Siyasi kanatta Çin Komünist partinin 20-23 Ekimden itibaren yasal reformlar
yapacığını açıklamasının ardından Çin’ in modern ekonomiye uygun adımlar
atacağına yönelik beklentiler arttı. Bu beklenti sonra Sanghay bileşik
endeksinde önemli yükselişler görüyoruz.
* Ukrayna - Rusya geriliminde Avrupa ve ABD’ nin Rusya’ ya
karşı uyguladığı ekonomik yaptırımlar devam ediyor. Rusya’ nın hali hazırda
Avrupa’ dan gıda ithalatına getirdiği ambargoya ek olarak, doğalgaz ihracatına
kısıtlama getirerbileceği endişeleri artıyor. Özellikle İskandinav ülke tarımını
olumsuz etkileyen (tahmini 5 milyar Euro ihracat ve ürün fire maliyeti ) bu
ambargo sonrası olası doğalgaz kesinti silahının çekilmesi ihtimaline karşı
Avrupa ülkeleri doğalgaz depolama kapasitelerini full limitte tutmaya başladı.
Yerel Görünüm
* Merkez Bankası Eylül ayı para politikası toplantısında faiz
oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmezken, gıda fiyatlarındaki yükselişin
enflasyona yukarı yönlü baskıladığını, emtia fiyatlarındaki düşüsün sürmesi
durumunda enflasyon görünümündeki yatay seyrin dengeleneceğini belirtti. Bunun
yanında yavaşlayan küresel talebe rağmen Altın hariç ihracat ve ithalat
tutarlarının büyümeye devam ettiğini vurguladı (4).
*Türkiye’ nin en büyük ticari ortalığı konumuındaki Avrupa’
da (ihracatımızın yaklaşık 48 %’ ini Avrupa Birliği ülkelerine yapıyoruz.),
Alman ekonomisinden de kötü sinyallerin geliyor olması önümüzdeki dönem dış
ticaretimiz açısında önemli bir risk olarak karşımıza çıkıyor.
* Orta vadeli plan kapsamında 2015 yılı büyüme hedefi olan 4,0 %’ in yakalanması için Para politikası tarafında hareket marjı kalmayan Ekonomi Yönetiminin, önümüzdeki dönemde mali politika kapsamında yapacağı vergi indirimleriyle büyümeyi teşvik etmesi gerekecek gibi gözüküyor. Nitekim 21 Eylül ‘ de Maliye Bakanı Sn. Şimşek katıldığı bir programda yaptığı açıklamada “Enerji verimliliği yüksek olan eşyalara ÖTV avantajı sağlanacağını belirtirken, çevre kirliliğini önlemek amacıyla trafiğe yeni çıkacak araçlardan karbondioksit salınımı düşük olanları vergisel açıdan teşvik edici bir model planladıklarını ekledi.” Bununla birlikte lüks tüketim kapsamındaki ürünlerin (yüksek motor hacimli araçlar) ÖTV oranlarındaki artış da bütçe açığını kapatmada alınabilecek makroihtiyadi tedbirler kapsamında dillendirilmektedir.
Önümüzdeki Dönem Beklentileri
* A.B.D. kanadında ekonomi tamamen toparlandı derken kötü gelen makroekonomik veriler sonrası, son
2 gündür Dolar neredeyse bütün gelişmiş ve gelişmekte olan ülke para birimleri
karşısında değer kaybediyor. Tahvil faizlerinde yaşanan düşüşün uzun vadeli
olması durumunda finansal piyasalarda likidite sıkıntısı iyiden iyiye kendini
hissettireceğe benziyor. Öyle ki Avrupa Merkez Bankası bu ay başında tahvil
alım programına başlayarak piyasalara EUR enjekte etmesine karşın EUR’ nun
yukarı yönde baskılandığını görüyoruz. Bunun nedeni, artan küresel durgunluk
endişeleriyle likiditenin Almanya ve
İngiltere başta olmak üzere EUR bölgesi ülke tahvillerine yönlenmesinden kaynaklanıyor.
Tahvil faizlerinin düşmesi şeklinde kendini gösteren ve EUR’ nun değerlenmesine
neden olan bu yönelimin uzun soluklu olup/olmayacağını önümüzdeki dönemde takip
ediyor olacağız.
Referanslar
3. https://www.ecb.europa.eu/press/pr/date/2014/html/pr140904.en.html