KUR SAVASLARI
Bir savasi zafere donusturen nedir?,
*Sun Tzu' nun dedigi gibi zafer aslinda savastan once, kendini ve rakibini iyi bilmekle mi kazanilir,
*Yoksa yeterli maddi ve manevi kuvvete sahip olup/olmamana mi baglidir savasi kazanmak (Napolyon),
*Ya da rakibinin niyetini iyi anlamak midir zafere goturen sihirli anahtar ?(Harry Emerson Fosdick)
Belki de bu faktorlerin hepsi az yada cok etkiler savasin gidisatini ve sonucunu. Zamana ve cagin sartlarina gore degisir hangisinin on plana cikacagi. Degismeyen tek sonucu vardir her savasin: Mutlak bir yikim getirir kazanana da kaybedene de. En azindan topla, tufekle, tankla, ucakla yapilan savaslarda boyleydi eskiden. Savasa girildi mi tasarruflar kamu kontrolune birakilir, yasam standartlari duser, savastan baska bir konu kalmaz, yegane sohbet konusu olurdu artik savasin nasil kazanilacagi.
"Silah cikti mertlik bozuldu" denir ya. Bizim ki o misal.20. yuzyilda bir ulkeyle fiziksel savas yapmanin zafer elde etmek icin gereksiz, masrafli ve kendi ulkesinde de yikima neden oldugunun farkina varildi. Cogu savasin ana nedeni Kit kaynaklarin dagiliminda kendi ulkesinin payini arttirmak oldugu icin diger ulkenin ekonomik gucunu azaltmak suretiyle onun azalan refahini kendi ulkesine aktarmak yegane hedef haline geldi. 21. yuzyila geldigimizde ne atom bombasi ne de hidrojen bombasiydi en tehlikeli silah. Ulke para birimlerini cokertmek uzerine kurulu Kur Savaslari tarih sahnesindeki yerini coktan almisti.
Nicin Kur Savaslarina Ihtiyac Duyulur
Her ulke yillik nufus artisina bagli olarak en az belli oranda buyumelidir ki mevcut refah seviyesini koruyabilsin.
GDP= C + I + G + (X-M)'dir.
Yeterli buyumenin saglanamadigi, sikinti icindeki ekonomilerde issizlik, butce acigi veya her iki faktor nedeniyle tuketim yavaslar(C). Tuketimin azaldigi bir toplumda ozel sektor geri donusu alamayacagi beklentisiyle planladigi yatirimlari azaltir veya hic yapmaz(I). Hedeflenen buyumeyi yakalamak icin tuketim ve yatirim zayif oldugunda devlet harcamalarini arttirabilir ki (G) Keynesci iktisat bunu savunur. Ancak hem tuketimin azalmasi hem de yatirimin azalmasi devletin en buyuk gelir kaynagi olan vergi tutarini da azaltacaktir. Vergi tutari azaldiginda devletin harcamasini arttirabilmek icin iki secenegi kalır;para basmak veya hazine kagidi satarak borc almak. Para basmak nominal buyume saglayabilir ancak ayni zamanda enflasyona da neden olacagindan reel buyume degismeyecektir. Bu nedenle tek secenek olarak borclanmak kalmaktadir. Butce acigi vermek, uzun süreli borçlanma programlarıyla devlet harcamalarini arttirmak ise gelecekte ulkenin temerrude dusme riskini arttirmaktadir. Hatta temerrut kacinilmaz son olmaktadir.
Keynesci iktisatin en buyuk yanilgisi da zaten bu noktadadir. Keynes' in devlet harcamalarinin toplam talebi canlandirabilecegi teorisi yalnizca sinirli kosullarda ise yaramaktadir. Keynescilikte kusur unlu "carpan" dadir.
Keynesci carpan teorisi, tum etkiler hesaba katildiktan sonra, bir dolarlik devlet harcamasinin bir dolarlik toplam ekonomik ciktidan fazlasini uretebilecegi varsayimina dayanmaktadir. Carpan, ekonominin "Gul yabanisidir"(Bir cok kisinin var oldugunu dusundugu fakat nadir olarak goruldugu iddia edilen sey) . A.B.D.' de yapilan daha onceki iki niceliksel genislemede de bu carpanlarin sirasiyla 0,67 ve 0,48 oldugu yapilan calismalarda ortaya konuldu(Taylor ve Cogan, 2011)
Bu nedenle bir ulkede ic talepten kaynakli bir buyume bereberinde artan isssizlik ve kotu kamu finansmanini da getirecek. Hedeflenen buyumeyi saglamak icin basvurulacak yegene bilesen (X-M) yani Dis ticaret dengesinde ibreyi pozitif yonde arttirmak olacaktir. Bunu saglamanin en kolay ve hizli yolu ise ulkenin para biriminin degerini dusurerek rekabetci develuasyonlar yapmak olacaktir.
Paranin degerini dusurmek
Para biriminin degerini dusurmek o ulkede uretilen mal veya hizmeti nisbi olarak diger ulke vatandaslari icin daha cazip hale getirmek, ihracati tesvik etmektir. Ayni zamanda disaridan ithal edilen mallarin maliyetini de arttırmis olacagindan ithalat miktarini azaltacaktir. Bunun net etkisi Dis ticaret fazlasi verme yonunde olacaktir. Tabi teoride duzgun olan hersey gercek hayatta aynen islemiyor. Degerli hocam Sayin Ahmet Fahri Ozok "Kitap ile gercek hayat teorik olarak birbirinin aynisidir, ancak pratikte ikisi cok farklidir" der. Bu da ayni hesap. Cunku parasini ucuzlatan ulke yurtdisindan bakildiginda nihai satis fiyatlarinin daha ucuz gorunmesini saglayabilir ancak urun veya mal uretimde kullandigi mamul veya aramamulu ithal ediyorsa parasinin daha buyuk bir kismini harcamasi gerekeceginden maliyeti de artacaktir. (Bu durum tedarigini yurticinden yapan firmalar icin gecerli degil tabi ki.) Paranın değerini düşürmenin net etkisi koca bir "0" olacaktır.
Her strateji beklenmeyen sonuclar dogurur. Kur savaslari da oyle. Hemen bir senaryo tasarlayalim. Amerika' daki bir develuasyonun basariya ulassin. ABD mallarinin nisbi fiyatlarinin azalmasi sonucu ihracatinda onemli bir buyume meydena gelsin. Bu ABD icin iyi olabilir ancak zaman icinde kaybedilen pazarlar nedeniyle diger ulkelerdeki imalatcilar sikinti cekmeye baslar ve bu toplu isten cikarmalara, fabrika kapanmalarina, iflasa ve durgunluga neden olabilir. Durgunlugun yayilmasi ABD' nin de diger sektorlerde satislarinin dusmesine neden olur. Bunun nedeni yabanci calisanlari daha ucuz fiyatlardan da olsa ABD ihrac malllarini alamaz hale gelmesidir. Kur savaslarinin bu etkisinin ortaya cikmasi uzun surebilir ancak kuresel durgunluga er ya da geç neden olacağı kesindir.Dolayisiyla Ihracati arttimak icin develuasyona gitmek daha yuksek girdi maliyetlerine, rekabetci develuasyonlara, gumruk vergilerine, ambargolara ve er yada gec kuresel durgunluga yol acabilir.
Klasik Altin Standardi Donemi
Klasik altin standardinin dunya ekonomisine hakim oldugu zamanlarda herbir ulke kagit parasinin belli bir altin miktari degerinde oldugunu acikliyor ve sonra diger ulkeden herhangi bir miktarda altini bu para birimi karsiliginda alip satabiliyordu. Ozellikle 1850-1914 yillarari arasinda Klasik altin standardi doneminde neredeyse hic enflasyon gorulmemis, hatta issizligi arttirmaksizin yasam standartlarini yukselten teknolojik yeniliklerin sonucunda yararli bir deflasyon gorulmustur. Altin standandardinin altin madeni uretim degiskenlikleriyle arz talep yapisinin dengelemesinin yaninda ulkelerin uzun donemli dis ticaret dengesini de kurarak global bir refah artisina olanak veriyordu. Dis ticaret fazlasi veren ulke dis ticaret acigi veren ulke ile altin uzerinden hesaplasiyor, Bu durum para arzinin acik veren ulkede daralmasina fazla veren ulkede ise genislemesine neden oluyordu. Dis ticaret fazlasi veren ve para arzi genisleyen ulkede enflasyon yasanirken, dis ticaret acigi veren ve para arzi daralan ulkede deflasyon gundeme geliyordu. Kisa sure icinde fazla veren ulkeden gelen ihrac mallari daha pahali olmaya basliyor, acik veren ulkenin ihrac mallari da ucuzluyordu. Sonunda fazla veren ulke ticaret acigi vermeye, baslangicta acik veren ise ticaret fazlasi vermeye basliyordu. Iktisatcilarin deyimiyle fiyat-altin-akis mekanizmasi butun ulkelerin uzun cadeli refah artisini saglamisti.
I. Kur Savasi
I. kur savasi 1921" de Wiemar Almanya' sinda Alman Merkez Bankasi Reicsbank muazzam miktarlarda para basmaya ve hiperenflasyon araciligiyla alman markinin degerini dusurmeye giristiginde basladi. Amac I. Dunya Savasi sonrasi Alman hukumetinin, Ingiltere, Fransa basta olmak uzere galip ulkelere odeyecegi savas tazminatini komik tutarlara dusurme amaci vardi. Bunun yaninda Alman mallarini yurtdisinda satin alinabilir kilmak, turizmi ve yabanci yatirimlari tesvik etmek icin de parasinin degerini dusurmeyi firsat olarak gordu.
1921 yili sonlarinda yukselmeye baslayan enflasyon hemen tehdit olarak algilanmadi. Alman halki fiyatlarin yukseldiginin farkindaydi ama bunun paralarinin cokmesiyle es anlamli oldugunu hemen anlasilmadi. 1922 yilina gelindiginde kamu calisanlarinin enflasyon nendeniyle reel gelirlerinde muazzam miktarda dususler gerceklesti. Reicsbank kamu calisanlarinin maas taleplerini karsilamak icin cilgin gibi para basmaya baslayinca enflasyon hiper enflasyona donustu. Durum o kadar vahim bir hal aldi ki tek bir ABD dolarinin Mark karsiligi ancak birkac cantayla taşınabiliyor ve Amerikali ziyaretciler 1 dolar bile harcayamadan ulkerine geri donuyorlardi.
Hiperenflasyondan goreceli olarak korunan bir kesim de yok degildi. Arsa, fabrika, techizat ve demirbaslar gibi paranin degeri dustukce itibari deger kazanan maddi varliklar ozel sektor icin dogal bir hedge mekanizmasi gorevi gordu. Hatta bu sirketlerden bazilarinin borclu olduklari meblaglar onemsizlesince borclari da buharlasti.
Ekonomik kaos surerken Fransa ve Belcika savas tazminati haklarini guvence altina almak icin Ruhr vadisi" ndeki Alman Sanayi bolgesi' ni isgal etti. Bu isgal Almanlari yabancilara karsi birlestirip ve yeniden silahlanmasina gerekce yaratti. 1923 sonunda Reichsbank "rentenmark" adini verdigi konut kredileri ve emlak vergileri ile teminatlarilan gecici para basarak guveni tekrar sagladi. Daha sonra Almanya stoklarindaki altin ile teminatlandirilan reichsmark guvenin pekismesini saglayarak Alman ekonomisini duzluge cikardi.
Wiemer hiperenflasyonu onemi siyasi ve ekonomik hedeflere ulasmistir. Almanya'nin savas tazminatlari buharlasmis, yeniden silahlanmasina gerekce yaratmis ve Alman halkini birlestirmisitr. Bu olaydan sonra bir cok iktisatci emek, sermaye arasindaki sosyal ve ekonomik iliskilerin politik olarak yeniden duzenlenmesinde hiperenfllasyinun onemli bir arac olarak kullanilabilecegi konusunda hemfikir olmustur.
II. Kur Savasi
II. Kur savasinin temelleri 1964 yilinda ABD secimlerinde Lyndon B. Johnson' un baskan secilmesiyle basladi. Johnson' un baskanlik vaadi: Hindistan' da komunizmin yayilmasi acisindan buyuk tehdit olusturan Vietnam' a girmek ve yoksullukla mucadeleydi. Baslangicta ABD' nin ekonomik gucu bu iki hedefin birlikte gerceklestirilmesi icin yeterli gorulse de 1963 yilinda devreye giren vergi indirimleri ve savas maliyetlerinin cok yuksek meblaglara ulasmasi bunu imkansiz hale getirdi. Cok yuksek boyutlara ulasan kamu harcamalariyla enflasyon yukselmeye basladi.
Bu donemde ABD vatandaslari Weimar Almanya' sindaki halkin 1921'de yaptigi analitik hatanin aynisi yapti. Algilanan fiyatlarin yukselmesiydi; gercekte olan ise paranin cokmesi. Ulke icinde enflasyonla mucadele verilirken diger ulkeler de dolara karsi savasa coktan girismislerdi. 1965 yilinda Fransa Cumhurbaskani Charles De Gaulle dolarin uluslararasi para sisteminde oncu para birimi olarak sonunun geldigini iddia ederek rezervlerindeki dolarlarla altin almaya basladi. Dolara karsi guvensizlik zamanla diger ulkere de sicradi. Cogu Ulke rezervlerindeki dolarlari altinla degistirmeye basladi. Dunya ticaret hacminin altin arzindan cok fazla artmasi Bretton Woods' da belirlenen 1 ons altinin 35 dolara esitlendigi standardi ulkeler acisindan sorgulanir hale getirdi. I. dunya savasi sirasinda 1 ons altin yaklasik 20,67 dolardi. I. dunya savasi sonrasi ulkelerin savas harcamalarini finase etmek icin asiri miktarda para basmasi dunya ticaret hacmini cok arttirmis ve Bretton Wooods da yeni standart olarak 1 ons altin 35 dolara esilenmisti. Bu 69% artis bile aslinda 30 yillik ticaret hacim artisina kiyasla cok cok azdi.
15 Agustos 1971 de ABD baskani Nixon Ithalata 10% ek vergi ve dolarin artik 35 dolardan altinla degisiminin yapilamacagini iceren yasanin yururluge girdigini televizyonlarda aciklamis ve Amerikan dolarinin bir daha asla uluslararasi spekulatorlerin elinde rehine olmayacagini belirtmisti. 10%' luk ek verginin yarattigi ekonomik etki yuzde 10' luk develuasyonla ayniydi. Nixon' un bu hamlesine uluslararasi tepkiler gecikmemis cesitli ulkeler dolarin kendi para birimleri karsinda deger kazanmasi icin negatif faiz oranlari uygulamaya baslamistir. ABD basta Japonya, Fransa ve Ingiltere' nin en buyuk pazari konumunda oldugundan yuzde 10' luk ek vergi bu ulkelerini ciddi anlamda tehdit etmistir. Konunu ilk G-10 toplantisinda bu ulkeler tarafinda dile getirilmistir. Buna karsilik ABD Hazine bakani Connally ABD' nin dis ticaret bilancosunda 13 milyarlik bir degisim istedigini 5 milyarlik aciktan 8 milyonluk dis ticaret fazlasina gecirecek oneri G10 ulkeleri tarafindan sunulursa ek verginin kaldirilabilecegini soylemistir. Acikca Dolarin major para birimleri karsisinda en az 10% dusurulmesini istedigi soylesek yanlis olmaz herhalde. Uzun muzakereler sonucunda Smithsonian anlasmasi imzalandi. Dolar altin karsisinda 9% develue edildi ve major para birimleri dolar karsisinda 3%-8% arasinda deger kazandi. Toplamda 12% ile 17% rarasinda bir ayarlama yapilmis oldu.
Smithsonian anlasmasi ABD' de cok ragbet gordu. Ihracatin artacagi beklentisiyle halk reel sektore girip yarim yapacagina celik, otomotiv, ucak gibi ihracata dayali firma hisse senedlerini almaya basladi. Var olan firmalara yenileri eklenmedi. Yeni is olanaklari acilmadi. Ancak hisse senetlerinde onemli artislar meydana geldi. 2 yil sonra ABD kendisini Buyuk Buhran' dan beri yasadigi en buyuk ekonomik durgunlugun icinde buldu. 1973- 1981 yillari arasinda dolarin alim gucunde 50%' lik bir azalma meydana geldi. Petrol fiyati dorde katlandi. Cogu kisiye gore dunya cildirmisti. ABD' de ortaya cikan yuksek enflasyon ve benzeri gorulmemis durgunluk icin "stagflasyon" diye yeni bir terim bile uretilmisti.
1980 yilinda ABD hazine bakanligina atana Volkcer enflasyon konusunda kanamayi durdurdu. Piyasadaki Hazine fonlarini tiplayarak faizleri minimum seviyelere indirdi. Baskan Ronald Reagan yonetimi de para politikasi tarafindaki bu stratejiye paralel olarak yeni is kurma tesebbuslerini arttirmak icin cok buyuk vergi indirimleri ve burokratik islemlerde yalinlastirma politikasini devreye sokarak guvenilir bir dolar insa ettiler. II.Kur savasinda kendi politikalarinin bedelini agir odeseler de. Ronald Reagan yonetimi isleri toparlama noktasinda cok iyi is cikardi.
III. Kur Savasi
Dunyanin en buyuk uc ekonomisi ABD, Avrupa Birligi ve Cin Halk cumhuruyeti gunumuzde de devam eden kur savaslarinin super gucleridir. Her savasin ana cepheleri ile birlikte, cogunlukla romantik ve kanli yan cepheleri olur. Kur savaslarinda da boyleydi. Pasifik uzerinde bir dolar-yuan cephesi, Atlanik uzerinde bir dolar-euro cephesi ve Avrasya da bir yuan- euro cephesi ana savas cepheleriydi.
Gunumuzde kur savaslarina katilim sadece ulusal para ihrac eden Merkez Bankalari ile de sinirli degil. IMF, Dunya Bankasi, Birlesmis Milletler, Hedge Fonlar ve super zenginlerin ozel aile ofisleri de bu savasta yerlerini coktan aldi. George Soros tarafindan yonetilen hedge fonun 1992'de Bank of England' i iflas ettirmesi savasin kuresel boyutta oldugunu acikca gostermistir. III. kur savasi ile birlikte Dunya' da dengelerin yeniden degisecegi 30 yillik bir surece giriyoruz. Girilen bu savasta risk yalnizca bir para biriminin digeri karsisinda devalue edilmesi veya altin fiyatinin artmasindan ibaret degil. Bugun risk bizzat para sisteminin cokmesi, kagit paralara duyulan guvenin kaybedilmesidir.
Pasifik Cephesi
Yuan ile dolar arasindaki mucadele bugunku kuresel finansin en onemli ogesi ve III. Kur savaslarinin ana cephesidir. Modern Cin mucizesi 1975 yilinda Basbakan Zhou Enlai' nin acikladigi tarim, sanayi, savunma ve teknolojik alandaki modernizasyon calismalariyla basladi. Ozellikle imalat, montaj, teknoloji ve tekstil sektorlerinde kalkinma bolgeleri olusturularak buyuk yatirimlar yapildi. 1980' li yillarda yuan, bir dolar karsisinda 2,8 yuanlik fiyatiyla oldukca degerliydi. Ancak bu Cin' in gelecek yillarda bir ihracat devine donusmesini saglayacak modern makine, ekipman ve teknoloji alimlarinda ucuz ithalat yapmasina olanak sagliyordu. 15 yil boyunca Cin artan nufusuna paralel olarak is gucu olanagini arttiriyor, parasinin degerini de dusurerek ihracat devi haline geliyordu. Oyle ki 1995 yilina geldigimizde 1 dolar 8,7 yuana denk hale gelmisti. Para birimindeki bu duzenli dususler ABD' nin Cin' i para manipilatoru olarak damgalamasina neden oldu. 1989 yilinda insan haklari ve demokrasi yanlisi bir grup Cinli vatandasin Halk Kurtulus ordusu tarafindan Tiannanmen Meydani' nindaki katliami sonrasi Cin' e uygulanan ekonomik ambargo bile Cin' in bir ihracat devi haline gelmemisine engel olamadi.
ABD ile Cin iliskilerinin yeniden duzelmesini saglayan 11 Eylul 2001'deki El kaide saldirilari sonrasi ABD onculugunde terore acilan kuresel savasa Cin' in guclu bir sekilde destek vermesi oldu . Bu tarihten itibaren iki ulke yillar boyu surekli artan ticaret iliskisine girdi. 2001 yili sonrasi ABD, Cin ile yaptigi ikili ticarette devamli acik veriyor ve bu acik giderek buyuyordu. Cin' in yuan' in degerini dusurmesi ABD' de deflasyon riski yaratiyordu. Deflasyon korkusuyla beraber ABD' de 2000 yilinda patlayan teknoloji balonunun getirdigi sikintilar FED baskani Alan Greenspan tarafindan dusuk faiz politikasiyla telafi edilmeye calisildi. Ancak Greenspan' in dusuk faiz politikasi Wall Street' e damardan enjekte edilen bir tur ilacti. Dusuk faiz oranlari finansal piyasalarda ter turlu riskli islemi yaparak yuksek getiri pesinden kosan Wall Street calisanlarina metamfetamin etkisi yapti. CDO adi verilen riskli emlak kredilerinin menkul kiymetlestirilmesinden olusan bir yatirim araci gelistirerek gayrimenkul balonu yaratildi. 2002' de dusuk faiz politikasi kalkisa gectigi sirada Ben Bernanke' nin FED Baskanlar Kurulu' na yeni uye olarak atanmasi Greenspan' e guclu bir mutefik kazandirdi. Akademik arastirmalarinin cogunu Buyuk Buhran uzerine yapan Ben Bernanke' nin deflasyon korkusu Greenspan' den bile fazlaydi. Washington D.C.' deki Ulusal Iktisatcilar Kulubu' nde yaptigi "Deflasyon: Burada Olmamasini Saglamak" baslikli konusmasinda Milton Friedman' in deflasyonu onlemek icin gerektigi takdirde helikopterden yani basilmis para atma fikrine dikkat cekmis ve bu konusma Bernanake' ye "Helikopter Ben" lakabini kazandirmisti.
ABD' nin Cin ile yaptigi ticarette dis ticaret acigi vermesinin ana nedenlerinden bir tanesi de uyguladigi niceliksel genislemelerdi. Gorece refah etkisi yapan niceliksel genislemeler sonrasi ABD' de hane halki ic tuketimini arttiriyor. Bu tuketimden onemli bir payi da cinli ihracat devleri aliyordu. Sonucta dis ticaret acigi kacinilmaz oluyordu. 2002 sonrasi Cin ekonomisine giren fazla dolari sogurma sureci birkac istenmeyen sonuc uretti. Cin' de sabit kur politikasi uygulandigi icin Cin Merkez Bankasi Cin' e giren her dolarin karsiliginda yuan basmak zorunda kaliyordu. Bu da Cin' de enflasyona neden olmakla kalmayip issizlik riskini arttirdi. Cin gibi yüksek insan nufüsuna sahip bir ülkeyi ancak ve ancak işsizlik sorunuyla batırabilirsiniz ki ABD tam da bunu yapıyordu. Diğer taraftan dış ticaret fazlası olarak Çin' e giren paraların değerlendirilmesi konusunda Çin Halk Bankası oldukça muhafazakar davranıyor ve dis ticaret fazlasi arttikca muazzam miktarlarda ABD Hazine bonosu aliyordu. Oyle ki Cin Merkez Bankasi' nin 3 trilyon dolarlik rezervinin yaklasik 1 milyari ABD devlet tahvil ve bonolarindan olusmaktaydi. CMB' nin bu tahvilleri kisa surede satmasi dolarin cokusune dahi neden olabilecek bir etki yapma potansiyeline sahip oldu. Dolayisiyla Pasifik cephesinde yasanan kur savasinda takinilacak agresif bir tavirda ABD' nin de Cin' in de kaybedecek cok seyi olacaktir.
Atlantik Cephesi
Euro ile dolar arasindaki iliski bir catismadan cok bagimlilik olarak tanimlanabilir. Bunun nedeni ABD ile Avrupa sermaye piyasalarinin birbirinden bagimsiz hareket edemeyecek kadar icice gecmis olmasidir. Euro ve dolari anlamanin en iyi yolu onlari ayni gemideki iki yolcu olarak dusunmektir. Herhangi bir zamanda yolculardan biri kamarasinda izdivaya cekilmisken digeri guverteye cikip ufku izleyebilir. Bunun tam tersi de olabilir. Ancak sonucta dolar da euro da ayni istikamete ayni hizda hareket eden geminin icindedirler.
Avrupa Birligi siyasi birlik olarak kuruldugunda, cogu ekonomist birligin istikrari ve surekliligi icin ortak para biriminin yeterli olmayacagini bunun yaninda tek bir kurum tarafindan kontrol edilen bir mali birlik olmasi gerektigini savunmustu. 2008 yilindaki global ekonomik krizinin Kiyi Avrupa ulke ekonomilerini cok zor durumda birakmasi bu savin hakliligini bir kez daha ortaya koydu. Yunanistan, Portekiz, Ispanya ve Italya dis borclarini odemeyecek duruma geldiler. Bu durumun olusmasinda ozellikle Yunanistan ve Portekiz gibi ulkelerin yillar boyu gercek maliyetlerini, bilanco disi sozlesmeleri gizlemesi, halkin refaha ve rahata asiri duskunlugu, harcamalardaki savurganlik neden olmustu. Kredi derecelendirme kuruluslari tarafindan Almanya' dan sadece bir veya iki kademe asagida notlandirilan bu ulkelerin milyarlarca euroluk borc tahvilleri yatirimcilar tarafindan havada kapilmisti. Cunku bu ulkeler AB bunyesinde Almanya ile birlikte ayni gemide olmalarina ragmen gorece daha yuksek faiz oranlarindan getiri saglayan borclanma senetlerine sahipti. 2010 yilinda Avrupa' da yasanan kriz bankalar, kredi kullananlar, burokratlar arasindaki anlasmanin ve pervasizligin urunuydu. Bankalar Avrupa devlet borclarini satin alip, devlet borclarinin batmasina izin verilmeyecegi inanciyla ilgili karlari guvenle defterine islediler. Avrupa birligi ulkeleri inanilmaz boyutlara ulasan kamu harcamalarini finanse edebilmek icin daha cok bono ve tahvil ihrac ettiler. 2010 yilina gelindiginde, Avrupa devlet borclari karsilikli sahip olunan borc tahvillerinden olusan karmakarisik bir hale gelmisti.
236 milyar dolarlik Yunan Borc tahvillerinin,
15 milyar dolari Ingiliz kuruluslarda, 75 milyar dolari Fransiz kuruluslarda, 45 milyar dolari ise Alman kuruluslardaydi.
1,1 trilyon dolarlik Ispanya Borc tahvillerinin,
114 milyar dolari Ingiliz kuruluslarda, 220 milyar dolari Fransiz kuruluslarda ve 238 milyar dolari Alman kuruluslardaydi.
AB uye ulkelerin icinde en zor durumda kalan Almnya' ydi. Ya kiyi avrupa ulke borclarinin bir kismini silerek EUR' yu ayakta tutacakti ya da euronun cokmesine izin vererek, cogu ulkenin kendi para birimine Eur' dan daha dusuk degerlerle gecmesine goz yumacakti. Iki secenegin sonucu da Almanya icin buyuk riskler iceriyordu. Sorunlu ulke borclarinin bir kismini silse alman vergi mukelleflerinin itirazlariyla karsilasacak, Eur' dan cikislara seyirci kalsa sorunlu ulkelerin cok dusuk kurladan para birimlerine donmeleri nedeniyle Almanya'nin Avrupa' ya yaptigi ihracat onemli olcude azalacak, Alman bankalarinin sahip oldugu sorunlu ulke tahvillerinden koca bir zarar yazmasini izleyecekti. Ancak Almanya devlet tahvilleri krizinde yalniz degildi. ABD ve Cin sorunlu ulke kurtarmalarini kendi cikarlari icin desteklediler. Avrupa, ABD ve Cin icin muazzam bir ihracat pazariydi. Guclu bir Euro, Avrupalilarin ABD ve Cin makinelerine, ucaklarina, tibbi urunlerine, yazilinlarina karsi istahini acik tutacak. ABD ve Cin tarafinda ise ihracati daha cazip hale getirecekti. Euronun cokusu iki kuresel devin de cok buyuk yara almasi anlamina gelecekti. Sonucta batamayacak kadar buyuk bir kitanin gelecegi soz konusuydu. ABD 1934 yilinda kurdugu ve yaklasik 80 yillik tarihinde sadece 1994 yilinda pezonun cokusunden sonra meksika para piyasasinin istikrara kavusmasi icin kullanilan Doviz Istikrar Fonunu kullanarak Avrupa Bankalarinin elinde bulunan yaklasik 300 milyon dolarlik devlet tahvilini satin aldi. Cin ise sozlu mudaheleriyle birlikte yaklasik 170 milyon dolarlik sorunlu devlet tahvili satin aldi. Almanya -ABD-Cin' in ortak hamleleriyle Sorun en az iki yil daha otelenmis oldu. Suphesiz Avrupa Devlet borcu krizinden en karli cikan Almanya oldu. Euro' nun varligini surdurmesi Almanya' ya avrupa icinde egemen bir konum kazandirdi. Dunya genelinde euronun deger kaybetmesi avrupa disindaki pazarda ticari payini arttirmasina olanak verdi. Diger bir deyisle euro Almanya' nin yapacagi ihracati arttiracak kadar zayif cokmeyecek kadar guclu bir hale gelmisti.
Avrasya Cephesi
Euro ile dolarin iliskisi karsilikli bagimlilik olarak tanimlandigi takdirde, euro ile yuan arasindaki iliski yalnizca bagimlilik seklinde ozetlemek yanlis olmayacaktir. Cin, Avrupa devlet borcu krizinde devlet tahvilerinin bir kismini satinalmasiyla Ozellile Yunanistan, Portekiz ve Ispanya gibi ekonomilerin kurtaricisi haline gelmis ve sempati kazanmistir. Tabi bu tamamen hayrina yapilmis bir iyilik degildir. Guclu bir Euro' da Cin' in vazgecilmez bir cikari vardir. Cin' in ihracatinin yaklasik 40%' ini AB' ye yaptigindan Eur' nun dagilarak ulkelerin kendi para birimlerine donmesi.Cin ekonomisi' ni sektege ugratacaktir. Avrupa taarafinda sempai kazanan Cin ile Avrupa' nin ekonomik, siyasal iliskisi onumuzdeki donemde kuresel manada bir degisime neden olabilecek sonuclara gebe oldugu suphe getirmez bir gercektir.
Istanbul Cephesi
Etkin Merkez Bankasi politikalari ve mudaheleriyle belki de kur savaslarina en fazla mudahil olan ulkelerden bir tanesi de Turkiye' dir. Turkiye'nin kur savaslarindaki yerini ve hedeflerini anlayabilmek icin Turkiye ekonomisine soyle bir bakmamiz saglikli yorum yapabilmemiz icin faydali olacaktir.
Gectigimiz 10 yillik surecte siyasal istikrar, dogru para politikalari ve maliye tarafinda yapilan ozellestirmelerin sagladigi sicak parayla Turkiye cok onemli bir ekonomik ivme kazanmis GSYH'ni 10 yilda 4 kat arttirmistir.
Tek partili iktidarin yabanci yatirimcilara verdigi guven ile yuksek getiri saglayan ekonomimize onemli miktarda sicak para girisi olmustur. Bu sicak para reel sektore yatirim suretiyle istihdam yaratan bir giris olmayip yalnizca sermaye piyasalarina akis olarak gerceklesmistir. Buyume; genc nufusun ic tuketimiyle ve devet harcamalarinin (kamu kurumlarinin ozellestirilmesinden saglanan gelir ve vergi artislarindan finanse edilen) artmasiyla saglanmistir. Ithalatimziin ihracata oranla cok fazla olmasi, herhangi bir risk algilamasi sonucunda tuketim azaldiginda Turkiye' nin buyumesini rahatca negatife dusurebilecek noktaya ulasmis olup Cari acigimizin finanse edilmesi icin aylik 4,5 milyar dolar sicak para girisine ihtiyacimiz bulunmaktadir. Bu da ulke ekonomimizi yabanci para cikislarina karsi kirilgan hale getirmektedir.
Ulkemize gelen yatirimlarin sadece sermaye akimi seklinde olmasi, somut bir fabrika veya hizmet satisi gibi istihdam yaratacak alanlara gelmemesi, ulke icinde buyuk sermaye sahiplerinin geri donuslerini yillar sonra alabileceklerini bildiginden yuksek sermaye maliyetli islere girismemeleri ve tum bunlarin sonucunda global markalar cikartamayisimiz gelecek yillarda buyuk bir tehlike olarak karsimiza cikacaktir. Dis ticaret dengesinde artiya gecmeden surekli bir ekonomik buyumenin saglanmasi imkansizdir. Ihracatin artmasi da uluslarasi arenada taninmisligi olan, guven duyulan urun ve hizmeti uretmekle olur ki, bu acidan ulkemizde yalnizca Turk Hava Yollarinin var oldugunu soyleyebliriz. Onun da 49%'unun devlet mulkiyetinde oldugunu soylemeye gerek bile yok. Diger taraftan ulkemizin genc nufusu giderek yaslanmakta ve onumuzdeki 15 yillik surecte 14 milyon kisi emekli olacagi tahmin edilmektedir. Mevcut istihdam ve dogum oranlariyla isgucune katilim ise 5 milyonla sinirli kalacagi dusunulurse Turkiye Sosyal guvenlik kurumu odemeler dengesinde buyuk aciklar verecek ve butce icindeki payi artacaktir. Bu da ulkemizde buyumenin bir ayagini olusturan devlet harcamalarinin ister istemez ciddi oranda azalmasina neden olacaktir.
Onumuzdeki 10 yillik surecte ekonomimizin gerekli buyumeyi saglikli kaynaklardan(ihracat artisi) saglamasi icin cok acil onlemler almasi gerekmektedir. Bu onlemler
*Belli limitin uzerinde kisisel servete sahip olan sermaye sahiplerine en az 100 milyon dolarlik veya 500 kisi istihdam sagalayacak teknoloji ve sanayi uretimi yatrimini zorunlu kilacak regulasyonlar yapmak.
*Ulkeye girecek sicak paraya sinirlamalar getirmek(3 yil ve uzun vadeli DIBS sarti), istihdam yaratan somut yatirim sartlari kosmak.
*Sahip olunan bilgi-beceri duzeyine ve calisilan yil dikkate alinarak ozel sektor, kamu calisanlarina alt ucret limitleri getirmek.
seklinde olabilir.
Yukarida belirttigimiz gibi Turkiye' nin dis ticaret dengesinde pozitife gecmesini saglayacak finansal enstrumanlardan bir tanesi de TL' nin diger para birimleri karsisindaki degeridir. TL diger para birimleri karsisida ihracati tesvik edecek kadar zayif, global guveni saglayacak kadar guclu olmasi gerekmektedir. T.C. Merkez Bankasi dusuk faiz, yuksek muzzam politikasiyla Turkiye' nin ihracat hedefine uygun para politikasi yurutmektedir, Turkiye'deki donemsel gorece yuksek faiz oranlarindan kaynakli sermaye akimlarindan kaynakli girisleri faiz koridoru uygulamasiyla kontrol etmekte, FED ve AMB' nin yapmis oldugu niceliksel genislemelerle tum dunyaya ihrac ettigi enflasyondan da kismen korunmaktadir. Yaklasik bir yil once uygulanmaya baslayan rezerv opsiyon katsayisi da MB' nin kurlara her ay bir kere guclu bir sekilde mudahele etmesine olanak saglamaktadir. Politik veya ekonomik risklerden kaynakli acil durumlarda ise Merkez bankasi "Istisnai gun" ilan ederek piyasaya mudahele etmektedir. Bu mudaheleler Turkiye' nin dis ticaret denge durumu gozetilerek basarili bir sekilde devam etmektedir.
Gelecek 2 yillik projeksiyon
USD/TL
FED' in niceliksel genisleme programini 2014 yili sonunda tamamen bitirecek olmasi ve her ay 85 milyar dolarlik tahvil aliminda gelecek aylardan itibaren kismen azalmaya gidecek olmasi dolari major para birimleri karsisinda deger kaybettirecektir. Yaklasik 16 aydir devam eden niceliksel genisleme programi suresince petrol, altin, gumus gibi emtialarin deger kazanmamasi tum makroekonomik teorilere aykiri gozukmekle birlikte, onumuzdeki donemde bu emtialarda ciddi fiyat artislari gormemiz sasirtici olmayacaktir. USD tarafinda ABD' nin Suriye'deki ic savasa mudahil olmasi, Uzakdogu tarafinda yasanacak ekonomik gelismeler, Cin' in surdurulebilir bir buyume yakalayip/yakalayamayacagi, AB tarafindaki devlet borcu sorunlari gelecek donem icin belirleyici indikatorler olacaktir. Dunyadaki tek rezerv para olan dolarin 2020'li yillara ulastiginda dunya uzerindeki hakimiyetini surdurup surduremeyecegini, tahtini Yuan' a teslim edip etmeyecegini gorecegiz. Dolar tahtini yuana teslim etmese bile artik dunya uzerindeki tek super guc doneminin kapandigini bunun yerine Avrupa, Avrasya,Orta Asya, Uzak Dogu, Afrikada' ki bolgesel guclerin de soz sahibi olacagi bir dunya duzeniyle karsilacagimizi soyleyebiliriz.
TL tarafinda ise para politikasi araclariyla ihracati tesvik edecek kadar zayif, global guveni kazanacak kadar guclu bir TL istenmeye devam edilecek. Politikalar bunun dogrultusunda sekillenecektir. Turkiye Ekonomisinin gelecekteki yerini Avrasya'daki ekonomik ve siyasal bolgesel guc olup/olamayacagi belirleyecektir. Suriye' deki ic catisma ortami bu baglamda Turkiye icin hem onemli bir sinav hem de onemli bir risk olarak karsimiza cikiyor.
Resmin butunune baktigimizda USD/TL paritesinin asagidaki araliklarda olacagini ongerebiliriz.
2013-2014 yillarinda 1.88-2.00
2014-2015 yillarinda 1.96-2.05
EUR/TL
2010 yilindan beri global ekonomiyi tehdit eden ve yeni bir ekonomik krizin tetikleyicisi olur mu gozuyle bakilan AB devlet borc krizi Almanya, ABD ve Cin' in ortak hamlesiyle en az iki yil daha otelenmis gozukuyor. Ozellikle Ispanya, Irlanda ve Yunanistan' da issizlik rakamlarinin halen yuksek gelmesi onemli bir risk unsuru olarak algilaniyor. Yasanan bu krizden AB' nin en buyuk kazanimi ozellikle finans sisteminin cikardigi dersler ve gelecege donuk olarak alinan onlemler oldugu soylenebilir. AMB' nin uyguladigi niceliksel genisleme programi da kisa sureli likidite darliginin asilmasinda buyuk katki sagladi. Ancak Draghi' nin yeni niceliksel genislemeyi istenildigi an devreye sokabilecegi seklindeki soylemleri gelecek acisindan buyuk risk icermektedir. Niceliksel genislemeler yalnizca kisa sureli likidite darliklarinda kullanilacak finansal enstrumanlardan biri olmalidir. Aksi bir tutum ekonomiye metafetamin vurulmasiyla ayni anlama gelirki ekonomi likidite bagimlisi olur ve gorunurdeki ekonomik iyilesme hane halkinin ekonomik durumuna yansimaz . Tum bu faktorler altinda EUR/TL paritesinin asagidaki aralikta olacagini ongorebiliriz.
2013-2014 yillarinda 2.45-2.50
2014-2015 yillarinda 2.30. 2.40
Kur savaslarinda yasanan son roundun galibi kim olacak bilinmez ancak bu son roundun buyuk bir global yikima ve kagit para sisteminin cokusune gebe oldugu aciktir.
SONSOZ
Cokusun esiginden geri adim atip yeni bir ekonomik para sistemi insa etmek icin henuz cok gec degil. Ancak icinde bulundugumuz geminin guvertesi sistemi kontrol eden ve karmasanin dalgalarindan beslenen seckinlerle dolu oldugundan mantikli cozumlere karsi cikilmaktadir. Bugunun ekonomisinde finansal kaynaklar toplumdan uzaklastirilmakta ve vergiler, yuksek faizli-dosya bedelli tuketici kredileri, borsa rekorlari biciminde seckinlere yoneltilmektedir. Vatandaslar bu rant paylasiminin altinda ezilmekte ve bu nedenle cokus olasiligi artmaktadir.
Kurulacak yeni ekonomi duzeninde Finansin kendi basina anlamsiz bir amac olmak yerine ticareti kolaylastiran esas rolune geri donmesi gerekmektedir.
*********************************ZEKERIYA BILDIK********************************
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder