2014 yılı makroekonomik görünüm olarak yurtiçi ve yurtdışı oldukça önemli gelişmelere gebe bir yıl olarak karşımıza çıkıyor; yurtiçinde Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi politik istikrar açısından önemli sonuçlar ortaya çıkaracakken , FED' in niceliksel genişlemeyi azaltmayı sürdürmesi ve Mart ayında yapılan toplantıda ilk defa faiz arttırımından bahsetmesi Türkiye gibi gelişmekte olan piyasaları tedirgin ediyor. Global likiditenin azaldığı, yurtiçi siyasal risklerin konuşulduğu, soğuk savaş dönemini kalma sahnelerin ABD- Rusya arasında sergilendiği bir dönemde tasarruflarımızı nasıl koruyacağız ve arttıracağız.
Klasik altın döneminde üretilen mal ve hizmetin değeri ülkelerin rezervlerinde olan altın miktarına eşitti. Dis ticaret fazlasi veren ulke dis ticaret acigi veren ulke ile altin uzerinden hesaplaşmakta, ticaret dengesi bu fiyat-altin-akis mekanizmasi üzerinde şekillenmekteydi. Bu mekanizma sayesinde yıllar boyu neredeyse hiç enflasyon görülmemiş, işsizliği arttırmaksızın yaşam standartlarını yükselten teknolojik yeniliklerin sonucunda yararlı bir deflasyon görülmüştü. Peki halen klasik altın dönemi ekonomi kuralları geçerli olsa altının değeri günümüzde ne olurdu? Yeryüzündeki toplam altın rezervinin toplam 2 olimpik havuzu dolduracak miktarda (49.000 ton) olduğunu düşünürsek şu anda aktif dolaşımda olan para arzının değerinin 49.000 tonluk altın değerine eşit olması gerekmektedir. 2013 yılı sonu verilerine göre toplam para arzı miktarı 68.339.550.000,00 USD kadardır. (http://www.tradingeconomics.com/) Buradan hareketle 1 gram altının olması gereken değeri 1.394,70 Dolar' dır. Bir onsunun olması gereken fiyat ise
31,10 gr. * 1394,70 USD/gr. = 43.375,17 Dolar
29.04.2014 tarihi itibariyle altının ons fiyatı 1303,00 USD seviyelerindedir. Klasik altın standardı dönemi kriterlerine göre olması gereken fiyatın yalnızca 3,00%' ü civarında işlem görmektedir.
2008 yılında yaşamış olduğumuz global ekonomik krizinin etkileri yeni yeni ortadan kalkarken, mevcut ekonomi para sisteminin sürdürülebilir olmadığı aşikardır. Şunu açıkça söylemek gerekir ki gelecek 10 yıl içinde Dünya ekonomisinde klasik altın standardı sistemine geri dönülmesi muhtemeldir. Ekonomi sisteminin temeline oturtulacak maden "altın" olmasa bile benzeri bir madenle sistem yeniden canlanacaktır.
Altınla ilgili niçin bu kadar detaya indiğimize gelince, bazen gerçekleri görsek bile bu gerçeklik doğrultusunda karar vermek, arkasında durmak için sağlam bir psikoloji ve temel gerekir. Birazdan oluşturacağımız portföyde altınla ilgili beklentimizin temelini anlatmak, öngörümüz doğrultusunda sağlam bir duruş sergilememizi sağlayacaktır.
2014 yılı Model Portföy
Özellikle Ukrayna-Rusya gerilimiyle birlikte yeniden alevlenen siyasi risk ateşi ve mevcut parasal sistemin sorgulanmaya başlaması önümüzdeki dönemde altının yeniden güvenli tek liman olarak görülmesini sağlayacağını düşünebiliriz. Bu açıdan portföyümüzün 40 %' - 50 %' lik bir kısmını altında bulundurmak akıllıca olacaktır.
1600' lü yıllardan bu yana Dünya üzerinde hiçbir ekonomik krizin ayak sesleri apaçık bir şekilde duyulmamış ve hiçbir ekonomik kriz önceden kestirilememiştir. Günümüzde özellikle Borsa endekslerinde çok büyük düşüşler yaşanacağına dair beklentilerin gerçekleşeceğini düşünmek pek de rasyonel değildir. En azından şu anki makroekonomik görünümde 2014 yılında gelişmiş ülkelerin borsa endekslerinde 15% civarında bir yükseliş, Türkiye- Çin- Endonezya ve Hindistan gibi ülkelerin endekslerinde 5% ile 25% arasında bir yükseliş yaşanacağını söyleyebiliriz. Gelişmekte olan ülkelerin endeks getirileri arasındaki makası oldukça açık bıraktık. Şu anki makroekonomik görünüme göre, bu ülkeler arasında Türkiye ve Endonezya en az 20%' lik artışla en iyi performansı sergileyecekken Çin ve Hindistan' da yükselişin sınırlı kalacağı gözükmektedir.
BIST 100 endeksinde 2014 yılında yaşanacak 20%' lik bir yükselişten nasıl en iyi getiriyi sağlayacağız. Hangi hisse senetlerine yatırım yapacağız. Bu noktada EUR/TL ve USD/TL paritesindeki 2013 yılına nazaran yaşanan yükselişten fayda sağlayacak, yüksek büyüme beklentisi olan, işlerinin uzmanı profesyoneller tarafından yönetilen şirketleri analiz etmemiz ve bu doğrultuda karar vermemiz gerekiyor. Bu noktada özellikle Havacılık, enerji, demir-çelik ve iletişim öne çıkan pazarlar oluyor.
Bu doğrultuda 2014 yılında sektör ve firma bazında yüksek beklentiye sahip olduğumuz 14 firmanın mevcut fiyatlarına göre kazanç durumlarını ve mevcut değerlerinin göreceli ucuz veya pahalı kalma durumlarını ortaya koyan çok basit bir finansal analiz yapıyoruz.
Yukarıdaki tabloda kırmızı ile işaretli firmalar yatırım yapma noktasında en cazip firmalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu firmalar arasından hisse derinliği yüksek olan THYAO ve AKSA' yı portföyümüze dahil ediyoruz.
MODEL PORTFÖY
Altına yönelik yüksek beklentimiz doğrultusunda portföyümüzün 40%' lik bir kısmını altından oluşturacağız. 35%' lik kısmı THYAO hisse senedine, 10%' luk kısmı AKSA hisse senedine yatıracağız. Geri kalan 15%' lik kısım ile bir yıllık mevduat yapacağız.
100.000,00 TL (yüzbinTürklirası )' lik portföyümüz aşağıdaki gibi olmaktadır.
MODEL PORTFÖY | |
40.000,00 ₺ | ALTIN |
35.000,00 ₺ | THYAO |
10.000,00 ₺ | AKSA |
15.000,00 ₺ | MEVDUAT |
2015 Yılı Nisan Ayında yukarıdaki portföyümüzden bir yıllık kazancımızı inceliyor olacağız.
_____________________________________ZEKERİYA BİLDİK_____________________________
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder